29 Ekim 2007 Pazartesi

Tanzimat Devri Türk Edebiyatı

(1860 – 1896)Tanzimat Fermanı ile beraber edebiyatta da batıya yönelme başlar. Tanzimat dönemi edebiyatının kesin olmamakla birlikte başlangıç tarihi olarak 1860 gösterilebilir. Bu tarih, Tercüman-ı Ahval’in yayımlanmaya başlayış tarihidir. Bu dönemde batı edebiyatlarından birçok yeni tür ve şekiller alınmış; önceleri çevirme, sonraları taklit ve telif etmek suretinde bu türlerde eserler verilmiştir. Tanzimat Edebiyatının temsilcilerinin amacı batı örneğine göre bir edebiyat yaratmak ve batı hayatını tanıtmak olduğu için, sanatçıların hepsi edebiyat türlerinin romandan şiire kadar en az bir kaçı ile örnekler yazmışlardır. Bu dönemde telif eserler yanında çok sayıda tercüme ve adapte eser de Türk Edebiyatına dahil edilmiştir.Bu dönemde yapılan yenilikler ve alınan türler şunlardır.

▪ Gazete
Bir yayın organı olarak 1831’de çıkmaya başlayan Takvim-i Vakayi, resmî bir gazete idi. Daha sonra yarı resmî olarak 1840’ta İngiliz Churchill tarafından Ceride-i Havadis çıkarıldı. İlk edebî ve özel gazete ise 1860 yılında Şinasî ve Âgâh Efendiler tarafından çıkarılan Tercüman-ı Ahvaldir. Daha sonra Şinasî, 1862’de Tasvir-i Efkâr’ı çıkarmaya başlar. Bunların dışında : Muhbir (1866), Hürriyet (1867), Basiret (1869), İbret (1871), Devir (1872), Bedir (1872) gazeteleri çıkar.

Hikâye ve Roman
Türk edebiyatı romanla ilk defa 1859’da karşılaşır. Yusuf Kâmil Paşa Fenelon’un Telemak (Telemaque) adlı romanını tercüme eder. İlk yerli roman Şemsettin Sami’nin Taşşuk-ı Talât ve Fıtnat (1872)’ıdır. İlk hikâye Ahmet Mithat Efendi’nin Letaif-i Rivayet’idir.

▪ Tiyatro
İlk tiyatro Şinasi’nin Şair Evlenmesi adlı, iki perdelik, komedi türündeki eseridir. Eserde görücü usulü ile yapılan evliliklere gönderme yapılır.

▪ Şiir
Tanzimat döneminde en önemli yenilik şiirde görülür.Şekil olarak divan şiirine bağlı kalınmış, fakat konu bakımından hem eski terk edilmiş hem de oldukça yeni ve çeşitli konular işlenmiştir. Aruz ölçüsünün yanında az da olsa hece kullanılmıştır. Gazel, kaside, terkib-i bent gibi şekiller kullanılarak hak. Adaler, kanun, medeniyet, eşitlik hürriyet kavramları işlenmiştir.

Tanzimat yazar ve şairleri hem yaşadıkları dönem hem de -daha önemlisi- edebiyata bakış açıları ve işledikleri konular bakımından iki gruba ayrılır:

A - Birinci Dönem (1860-1876 arası)
▪ 1860-1876 yılları arasında Tanzimat edebiyatının birinci dönem temsilcileri Şinasi, Ziya Paşa, Namık Kemal, Ahmet Mithat Efendi, Şemsettin Sami ve Ahmet Vefik Paşa'dır.
▪ Bu dönemde sanat toplum içindir görüşü benimsenmiştir.▪ Bu sebeple şiirde söyleyişe değil fikre önem verilmiştir.
▪ Dilde sadeleşme fikri savunulmuş ama uygulanamamıştır.
▪ Hece vezni ve halk edebiyatı da savunulmuş ama sözde kalmıştır.
▪ Divan edebiyatına tümden karşı çıkılmış ve ağır bir dille eleştirilmiştir.
▪ Fransız edebiyatı örnek alınarak romantizmden etkilenilmiştir.
▪ Roman, tiyatro, makale gibi batıdan alınan türler ilk defa bu dönemde kullanılmıştır.
▪ Noktalama işaretleri de ilk defa bu dönemde kullanılmıştır.
▪ Kölelik ve cariyelik, romanlarda sıkça işlenmiştir.
▪ Romanlar teknik bakımdan oldukça zayıftır. Yer yer olayların akışı kesilerek okuyucuya bilgiler verilmiştir, uzun uzun tasvirler yapılmış, tesadüflere sıkça yer verilmiştir.
▪ Edebiyatçılar edebiyatın yanında devlet işleriyle, siyasetle de bilfiil ilgilenmişlerdir.

****** Dönemin Edebiyatçıları ******
Şinasi (1826-1871)
▪ Türk edebiyatında yeniliklerin öncüsüdür.
▪ 1860’ta Tercüman-ı Ahval’i (ilk özel gazete), 1862’de Tasvir-i Efkâr’ı çıkardı.
▪ İlk makaleyi (Tercüman-ı Ahval mukaddimesi), ilk piyesi (Şair Evlenmesi) o yazdı.
▪ Noktalama işaretlerini de ilk defa o kullandı.
▪ La Fontaine’den fabllar tercüme etti.
▪ Lamartin’den de manzum çevirileri vardır. İlk şiir çevirilerini de o yaptı.
▪ Nesirlerinde dili sade; şiirlerine ise ağırdır.
▪ Tanzimat Fermanı’nı ilân eden Mustafa Reşit Paşa için yazdığı iki kasidesi ünlüdür. Bu kasidelerdeki övgüleri divan şiirindekinden daha abartılıdır.
▪ O, başarılı bir şair ve yazar olmamasına rağmen batı edebiyatından alınan yeni türlerle edebiyatımızın batılılaşmasında en çok onun emeği vardır.
Eserleri: Şair Evlenmesi (Piyes; edebiyatımızdaki ilk tiyatro eseri), Müntehabat-ı Eşar (Şiir), Divan-ı Şinasi (Şiir), Durub-ı Emsal-i Osmaniye (ilk ata sözleri kitabı), Tercüme-i Manzume (çeviri şiirler)

Ziya Paşa (1829-1880)
▪ Doğu kültürüyle yetişmiş, sonradan batı edebiyatına yönelmiştir.
▪ Fikren yenilikçi olmasına rağmen eserlerinde eskiyi, divan şiiri geleneğini devam ettirmiş, gazel ve kasideler yazmıştır.
▪ En meşhur terkib-i bent ve terci-i bent şairimizdir.
▪ Harabat adlı bir divan şiiri antolojisi vardır. Daha önce “Şiir ve İnşa”da divan şiirinin bizim şiirimiz olmadığını, asıl şiirimizin halk şiiri olduğunu söyleyen şair, eski şiir geleneğini sürdürmüş, Harabat’ta âşık şiirini eleştirmiştir.
▪ Bunun yanında sade dilden yanadır, ama kendisi ağır bir dil kullanır. Bu onun içinde bulunduğu bir ikilemdir. Hem eskiyi eleştirmekte hem de geleneği devam ettirmektedir.
Eserleri: Harabat: Divan Şiiri antolojisi, Külliyat-ı Ziya Paşa/Eş’ar-ı Ziya: Divan şiiri tarzındaki şiirleri (gazel, kaside ve şarkılar)Terkib-i Bent, Terci-i Bent: Bugün dahi dillerden düşmeyen beyitleri vardır. Zafername: Hiciv türünde bir kasidedir. Âlî Paşa’yı yermek için yazmıştır.Rüya: Mensur. Defter-i Âmal: Hatıraları.


Namık Kemal (1840-1888)
▪ Tanzimat edebiyatının en hareketli ve heyecanlı ismidir.
▪ Vatan şairi olarak tanınır. Şiirlerinden çok nesirleri ile tanınır.
▪ Edebiyatta hürriyet kavramını ilk kullanan şairdir.
▪ Şiirlerinde “hürriyet, vatan, kanun, hak, adalet” kavramlarını işlemiştir. Hürriyet Kasidesi, Vatan Şarkısı ve Vatan Mersiyesi bu konuları içerir.
▪ Namık Kemal de eski kültürle yetişmiş, divan şiiri eğitimi almış, gazeller, kasideler yazmıştır. Fakat o da sonradan divan edebiyatını eleştirmiştir. Ziya Paşa’nın Harabat’ına karşı Tahrib-i Harabat’ı yazarak eskiye olan tepkisini ortaya koymuştur.
▪ Şinasi’nin kurduğu Tasvir-i Efkâr’ı, Şinasi Paris’e kaçınca Namık Kemal çıkarmaya başladı. Daha sonra kendisi de Ziya Paşa ile Paris’e kaçarak orada Hürriyet gazetesini çıkardı. İstanbul'a döndükten sonra İbret gazetesini çıkardı.
▪ Eserlerinde romantizmin etkisi görülür.
▪ Tiyatroyu faydalı bir eğlence olarak görmüştür.
Eserleri: İntibah: İlk edebî roman. Cezmi: İlk tarihî roman.Tahrib-i Harabat, Takip: İlk edebî eleştiri. Ziya Paşa’nın Harabat’ını eleştirmek için yazmıştır.Renan Müdafaanamesi: İlk eleştiri.Vatan Yahut Silistre: oyunCelâlettin Harzemşah: oyun.Gülnihal: oyun. Onun en başarılı tiyatro eseridir.Âkif Bey: oyunZavallı Çocuk: oyunKara Belâ: oyunOsmanlı Tarihi, Kanije Muhasarası, İslâm Tarihi: tarih

Ahmet Mithat Efendi (1844-1912)
▪ Edebiyat, tarih, coğrafya, ziraat, iktisat alanlarında eserler vermiştir.
▪ Edebiyat yapmak için değil, okuma zevki aşılamak ve halkı eğitmek gayesiyle yazmıştır.
▪ En velût yazarımız odur. Yazı makinesi olarak bilinir.
▪ Asıl ilgi alanları, gazetecilik, romancılık ve hikâyeciliktir.
▪ Otuz altısı roman olmak üzere iki yüze yakın eseri vardır. Romanları tür bakımından çeşitlilik gösterir: macera, aşk, polisiye, tarih...
▪ Dili sadedir, çünkü eser vermekteki amacı halkı eğitmektir. Hatta romanlarında olayın akışını keserek okuyucuya bilgiler de vermiştir.
Eserleri: Romanları: Hasan Mellâh, Hüseyin Fellâh, Felâtun Bey’le Rakım Efendi, Paris’te Bir Türk, Yeniçeriler...Çıkardığı gazeteler: Bedir, Devir, Tercüman-ı HakikatHikâyeleri: Letaif-i Rivayet

Şemsettin Sami (1850-1904)
▪ Dil alanındaki eserleri ile tanınır.
▪ Kamus-ı Türkî adlı sözlüğü edebiyat ve dil alanında en önemli eserlerdendir. Kamus-ı Arabî ve Kamus-ı Fransevî: Diğer sözcükleriKamusul-a’lâm: Ansiklopedik sözlükÇeviri Roman: Robenson Cruose, SefillerAhmet Vefik Paşa (1823-1891)
▪ Milliyetçilik ve Türkçülük akımının en önemli isimlerindendir.
▪ Tiyatro uyarlamaları ve çevirileri vardır.
▪ Bursa’da bir tiyatro yaptırmış, burada tercüme ettiği eserleri sahnelettirmiş, halkı tiyatroya gitme konusunda yönlendirmiştir.
▪ Moliere’in hemen hemen bütün eserlerini çevirmiştir.
▪ Tarih ve dil alanında da eserleri vardır. Ebulgazi Bahadır
▪ Han’ın Şecere-i Türk’ünü Çağataycadan çevirmiştir. Lehçe-i Osmanî: sözlükAtalar Sözü: ata sözleri mecmuasıHikmet-i Tarih ve Fezleke-i Tarih-i Osmanî adlı, tarihle ilgili eserleri de vardır.

* * *

B - İkinci Dönem (1876 - 1896 arası)
▪ 1876-1896 yılları arasında ikinci dönemin tanınmış temsilcileri Recaizade Mahmut Ekrem, Abdülhak Hamit Tarhan, Sami Paşazade Sezai ve Nabizade Nazım'dır.İkinci dönem edebiyatçıların sanat anlayışları birincilerden farklıdır. İkinci dönemde sanat sanat içindir anlayışıyla eserler verilmiştir. Bunun sebebi bu devirde idarenin daha baskıcı davranmasıdır.
▪ Bu dönemde batı edebiyatı örnekleri daha başarılı bir şekilde ortaya konmuştur.
▪ Dönemin sanatçıları devlet işleriyle, siyasetle, toplum meseleleriyle değil sadece sanatla ilgilenmişlerdir. Birinci dönem sanatçılarının toplumsal sorunlarla ilgilenmelerine karşın bu dönem sanatçıları kişisel konu ve temaları işlemişlerdir.
▪ Bu yüzden dilleri daha ağırdır.
▪ Dönemin romanlarında realizmin, şiirinde ise romantizmin etkisi vardır.

****** Dönemin Edebiyatçıları ******
Recaizade Mahmut Ekrem (1847-1914)
▪ Şiir, roman, hikâye, tiyatro, eleştiri, edebî bilgiler türlerinde eserler vermiştir.
▪ Şiirlerinde hüznü ve elemi işlemiştir. Ölümü hatırlatan tabiat manzaraları, hüzünlü duygular, romantik güzellikler, solgun güller, kitap yaprakları arasında kurutulmuş çiçekler, küçük kuşlar onun şiirlerinin konuları arasındadır. Oğlu Nejad’ın ölümü; işli, üzüntülü şiirler yazmasında etkili olmuştur.
▪ Edebiyatta yenileşmeden yanadır. Muallim Naci ile aralarında bu konularda tartışmalar olmuştur.
Eserleri: Nağme-i Seher: ŞiirYadigâr-ı Şebab: ŞiirPejmürde: ŞiirZemzeme: Şiir. Önsüzünde edebiyat hakkındaki düşünceleri ve edebî eleştirileri vardır. (Bu esere Muallim Naci “Demdeme” ile karşılık vermiştir.)Muhsin Bey: HikâyeŞemsa: HikâyeAraba Sevdası: Roman. Realizmin etkisiyle yazılmıştır ve batı hayranlığı yolunda düşülen garip durumları eleştirir.Çok Bilen Çık Yanılır: KomediAfife Anjelik: TiyatroVuslat: TiyatroAtala: TiyatroTalim-i Edebiyat: Edebî bilgiler içerir.

Samipaşazade Sezai (1860-1936)
▪ Batılı tarzda hikâyeleri ve bir romanı vardır.
▪ Sergüzeşt adlı romanı realizme doğru atılmış bir adımdır.
▪ Küçük Şeyler adlı hikâye kitabı Fransız realistlerinin sanat anlayışlarına uygundur.
▪ Rumuzul-edeb, bazı makale, hikâye ve sohbetlerini içerir.
▪ Romantik özellikler taşıyan şiirler de yazmıştır.
▪ “Şiir” isimli bir de piyesi vardır.“İclâl”de, yeğeni İclâl’in ölümü üzerine yazdığı mersiye, bazı nesirleri ve hatıraları vardır.

Abdülhak Hâmit Tarhan (1852-1937)
▪ Edebiyatta batılılaşmanın asıl ihtilâlcisidir.
▪ Şair-i Azam olarak bilinir.
▪ Kurallara uymayan, batı şiirinde gördüğü her yeniliği Türk şiirine uygulayan, divan şiirini bitiren o olmuştur.
▪ Doğu ve batı şiirini işlendikleri yerlere giderek öğrenmiştir.
▪ Sanatında romantik etkiler vardır.
▪ Zengin bir lirizm bulunan şiirlerinde vezne, kafiyeye, söze, dile pek önem vermemiştir. Taşkınlık ve yücelik, söyleyişteki tezat onun şiirinin önemli özellikleridir.
▪ Şiirlerinde ve tiyatrolarında tarihî konular önemli bir yer tutar. Soyut kavramlar, hayat, tabiat, ölüm, insan, onun işlediği konulardır.
▪ Şiirleri: Sahra, Belde, Makber, Ölü, Bunlar O’dur, Hacle, Bâlâdan Bir Ses, Garam...
▪ Yirmiye yakın tiyatrosu vardır. Sahnelenmesi imkânsız tiyatro eserleri yazmıştır. Bu eserlerde insanların yanında ölüler, ruhlar, hayaletler, periler de rol alır. Tiyatroda egzotik, tarihî, millî ve dinî konuları işlemiştir. Bazı oyunlarında Shakespeare’in tesiri görülür. Hepsi de dramdır ve bazıları mensur bazıları da manzumdur. İlk tiyatro eseri Macera-yı Aşk’tır. Tarık, Finten, Eşber, Nesteren, Sardanapal, İlhan, Hakan, Liberte önemli tiyatro eserleridir.

Nabizade Nazım (1862-1893)
▪ Romanlarıyla ve hikâyeleriyle realizmin ve natüralizmin temsilcisidir.
▪ Karabibik, edebiyatımızda Anadolu konulu ilk hikâyedir. Köy romanı olarak bilinir. Köy hayatı tam bir realizmle yansıtılmıştır.
▪ Zehra, ilk psikolojik roman örneğidir. Eserde tasvir ve tahliller geniş yer tutar.Diğer hikâyeleri: Yadigârlarım, Bir Hatıra, Sevda, Haspa

Muallim Naci (1850-1893)
▪ Eski şiirin savunucusu ve temsilcisidir. Eski-yeni konusunda Recaizade ile aralarında tartışmalar olmuştur.
▪ Naci göze hitap eden kafiyeyi savunurken, Recaizade kulağa hitap eden kafiyeyi savunmuştur. Tartışma konusu, “abes” ve “muktebes” kelimelerinin -eski yazıda- kafiyeli olup olmadıklarıdır.
▪ Batılı şiiri benimsememesine rağmen bu alanda başarılı şiirler yazmıştır. Şiir kitapları: Ateşpare, Şerare, Füruzan, SünbüleEdebî eseri: Istılahat-ı EdebiyeSözlüğü: Lûgat-ı Naci

Tanzimat Döneminden Sonra Edebiyatımıza Giren Nazım Biçimleri
1. Terza-rima
Servet-ı Fünun şairleri tarafından batıdan alınarak edebiyatımıza kazandırılmış nazım biçimidir.
Üç dizeli bentlerden oluşur, son bent tek dizeden meydana gelir.
Kafiye düzeni örüşük kafiyedir. aba bcb cdc e

2. Sone
Servet-i Fünun döneminde Fransız edebiyatından alınmıştır.
On dört mısradan oluşur.
Özellikle lirik konular işlenir.
Kafiye şeması: abab abba ccd ede

3. Triyole
On mısralı bir nazım biçimidir. aaaa aabb bb

4. Balad
14. yy.da doğmuş dans şarkısıdır.
Gülünç ve acıklı olayları dile getiren şiirlerdir.
Bir çeşit manzum masaldır.
Üç uzun bir kısa bentten (sunu parçası) oluşur.
Genellikle çapraz kafiye kullanılır.
Edebiyatımızda fazla yaygın değildir.

5. Serbest Müstezat
Müstezat’ın daha özgürce kullanılmış biçimdir. Servet-ı Fünun ve Fecr-ı Ati şairlerince kullanılmıştır. Serbest müstezatta nazım nesre yaklaştırılmıştır, belirli bir kafiyeleniş görülmez.

6. Mensur Şiir
Düz yazı şiirdir. Özellikle seci (düzyazıda iç kafiye) ve alliterasyonlarla (belirli ünsüzlerin tekrarı) yazılır. Edebiyatımıza Halit Ziya Uşaklıgil (Mensur şiirler, Mezardan sesler) tarafından kazandırılmıştır.

Dilin İşlevleri

1.GÖNDERGESEL İŞLEV: Bir ileti dilin göndergeyi olduğu gibi ifade etmesi için düzenlenerek oluşturulmuşsa dil göndergesel işlevde kullanılmıştır. Bu başka bir ifadeyle dilin bilgi verme işlevidir. Burada amaç, gönderge konusunda doğru, nesnel, gözlemlenebilir bilgi vermektir. Bu işlev daha çok kullanma kılavuzlarında, nesnel anlatılarda, bilimsel bildirilerde, kısa not ve özetlerde karşımıza çıkar.

ÖRNEK: “ Hegel’in felsefesinin çıkış noktası bilim değil, tarihtir.”

2.HEYECANA BAĞLI İŞLEV: Bir ileti, göndericinin iletinin konusu karşısındaki duygu ve heyecanlarını dile getirme amacıyla oluşturulmuşsa dil heyecana bağlı işlevde kullanılmıştır. Bu işlev, göndericinin kendi iletisine karşı tutum ve davranışını belirtir. Bu işlevde çoğunlukla duygular, heyecanlar, korkular, sevinç ve üzüntüler dile getirilir. Dilin göndergesel işlevinde nesnellik, heyecana bağlı işlevinde öznellik hâkimdir. Özel mektuplarda, öznel betimlemeler ve anlatılarda, lirik şiirlerde, eleştiri yazılarında dilin heyecana bağlı işlevinden sıkça yararlanılır.

ÖRNEK: “Ben bu davranışınızı etik bulmuyorum, siz yanlış davranıyorsunuz.”

3.ALICIYI HAREKETE GEÇİRME İŞLEVİ: Bu işlevde ileti alıcıyı harekete geçirmek üzere düzenlenmiştir. İletinin bir çeşit çağrı işlevi gördüğü bu işlevde amaç, alıcıda bir tepki ve davranış değişikliği yaratmaktır. Propaganda amaçlı siyasi söylevler, reklâm metinleri, genelgeler, el ilanları genellikle dilin bu işleviyle oluşturulur. Dilin alıcıyı harekete geçirme işleviyle hazırlanan metinlerde gönderici, iletiyi alanı işin içine sokmayı, onu sorgulamayı ister.

ÖRNEK: “Sınıfı hemen terk et.”

4.KANALI KONTROL İŞLEVİ: Bir ileti, kanalın iletiyi iletmeye uygun olup olmadığını öğrenmek amacıyla düzenlenmişse dil, kanalı kontrol işlevinde kullanılmıştır. Gönderici ile alıcı arasında iletişimin kurulmasını, sürdürülmesini ya da kesilmesini sağlayan bu işlevde iletinin içeriğinden çok iletişimin devam ettirilmesi olgusu ağır basar. Törenlerde, uzun söylevlerde, aile yakınları ya da sevgililer arasındaki konuşmalarda; dilin kanalı kontrol işlevini yansıtan iletiler sıkça kullanılır.

ÖRNEK: “Beni anladınız değil mi?”

5.DİL ÖTESİ(ÜST DİL)İŞLEVİ: Bir ileti dille ilgili bilgi vermek üzere düzenlenmişse o iletide dil, dil ötesi işlevde kullanılmıştır. Dilin dil ötesi işlevinde iletiler, dili açıklamak, dille ilgili bilgi vermek için düzenlenir. Daha çok bilimsel metinlerde ve öğretme amaçlı konuşmalarda karşımıza çıkan ve “yani, demek istiyorum ki, bir başka deyişle” gibi sözcüklerde kendini gösteren dil ötesi işleve, günlük yaşamda da sıkça başvurulur. Örneğin “Beni yanlış anlamayın, ben bu sözcüğü mecaz anlamda kullandım.”cümlesinde ileti, dille ilgili bilgi vermek, başka bir iletiyi açıklamak üzere düzenlenmiştir.

6.ŞİİRSEL(SANATSAL)İŞLEV: Bir iletinin iletisi kendisinde ise dil şiirsel işlevde kullanılmıştır. Dil bu işlevde kullanıldığında iletinin iletmek istediği husus, iletinin kendisindedir. Bu durumda ileti, kendi dışında herhangi bir şeyi ifade etmez, yansıtmaz. Obje iletinin kendisidir. Örneğin dilin şiirsel işlevde kullanıldığı metinler olan lirik anlatılarda ve şiirlerde şiirin amacı o şiirin kendisidir. Şiirsel metinler, kendinden başka bir şeyi ifade etmeye ihtiyaç duymaz, bir şiir sadece şiir olduğu için önemli ve anlamlıdır, yani şiirin gerçeği, şiirin kendisidir. Dilin şiirsel işleviyle kullanıldığı metinlerde gönderici alıcıda hissettirmek istediği etkileri uyandırmak için, dili istediği gibi kullanır, yani kendi özgün üslubunu oluşturmak için bir anlamda dili yeniden yaratır. Edebi sanatlardan, karşılaştırmalardan, çağrışım gücü yüksek sözcüklerden yararlanarak imgeler oluşturur, sözcükleri daha çok yan ve mecaz anlamlarda kullanır. Edebi metinlerde dil şiirsel işlevde kullanılır.